10 Mart 2008 Pazartesi

So instead I run to hide / 11 Şubat 2008

Ve yürüdü; iki tarafında sokak lambalarının dizildiği, kara basma sesinin en mükemmel işitildiği, ondan kendisini uzaklaştıran yolda. Bir film sahnesini andıran ama kendisi bir film çekmezse asla bir filmde kullanılmayacak olan yolda yürüdü. Nereye gittiğini bilerek, neyin başına geleceğini bilerek yürüdü. Her değiştirmeye çalıştığında olacakları, yolun sonunda öldü. Tek bir olasılık vardı yaşamına devam etmek için, ondan uzaklaşıp evine doğru gitmeliydi. O da öyle de yaptı. Kafasını her çevirdiğinde, başındaki o tarifi zor kanama hissi, gözlerindeki kırmızının beyaz üzerindeki seyri, onun tüm vücudunu çevirmesine engel oldu. Yol boyunca, her sokak lambasına bir isim verdi, isim verilenin sönmesini hayal etti ama arkasına baktığında hepsi boynunu bükmüş önünü aydınlatıyordu. Biliyordu o yoldaki ışıklar hiç sönmeyecekti ama bir türlü anlayamadığı lambaları söndürmenin isim değiştirmekle olmayacağıydı. Yolun sonuna gelmişti. Evi tüm boşluğuyla onu kucaklayıp tüm acılarını emmek için bekliyordu. Sonunda umursamaz gözleri, kıpkırmızı kulakları, cebinden hiç çıkmak istemeyen elleri kavuşmuştu istedikleri yere. Duygularıysa akıp giderek yol açmıştı kar üstünde kendisine, aynı yolda her yürüdüğünde umudunu kaybetmeden arayacak olsa da artık çok geç olacaktı aynı duyguları tekrar yaşaması için. Boşlukta hapsolan tüm duygular karla kaplanacak, Karlar birbiriyle kaynaşacak o erimeyecek gibi düşündüğü beyaz örtü 1 haftada güneşin gazabına dayanamayarak su olacaktı. Su ise kim bilir belki kanalizasyona doğru süzülecek belki de bir çiçeğe hayat verecekti.
Keşke aşkını ve ona karşı olan duygularını ölmeden devam ettirmenin bir yolu olsaydı…

Anathema’nın son şarkısında dediği gibi

“ve ben sadece ulaşamamıştım sana
Ne kadar denediğim önemli değil
Hayır sadece ulaşamamıştım
Böylece bunun yerine saklanmak için koşmaya karar verdim.”

0 yorum: