10 Mart 2008 Pazartesi

Far Away / 3 Şubat 2006


Götür Beni!

Gidelim artık. Hayat kavgalardan mütevellit bir kargaşa. Beni de götür dalgalara. Bir derinlik sarhoşluğu kaplasın içimi. Bu sığlıktan sana da gına gelmedi mi?

Hayat eskiden ilmek ilmek dokunurdu kaptan, artık fabrikasyon oldu. Hayat hızlı ve rüzgar beklemiyor. Beni de götür. Sadece senden ve martılardan saklamak zorunda kalayım gözyaşlarımı. Yunuslar yol göstersinler, belki bir iki de fener. Her yön tabelası aldatıcı geliyor. Artık yönümü bilmiyorum kaptan. Kutup yıldızını bile göremiyorum neon ışıklı pavyonlardan.

Ayaklarım yürümek istemiyor şehir kaldırımlarında. Belki denize daldırsam rahatlar, tuzlu su iyi gelir derler. Gerçekten kaptan, beni götürmen için söylemiyorum bunu. Yorgunluğu da alırmış tuzlu su. Hayat yorgunluğuna da çare midir dersin? Hem, beni götürsen iyi edersin. Bir ucundan da ben tutarım işlerin. Temizlerim her gün güverteyi. Bir iki balık da avladık mı, var mı bizden güzeli?

Fırtına mı dedin? Daha kötülerini de gördüm inan bana. Bedenim değil, ruhum alabora. Ruh olmayınca beden neylesin? Ruhumu geri istiyorum kaptan, yardım et bana. Biliyorum ruhum orada. Denizin tam ortasında.

Sevdiğin mi dedin? Vardı bir zaman. Kararmıştı mavi gözbebekleri, sanki denize isyan. Çerçeveden resmi bana öyle bir bakıyordu ki, kor oluyordu içimdeki yarası kaptan. Öyle bir kordu ki, dağlamadan yakanlardan. Söndürmek için o ateşi denize karışıp bir köpük olmak ve her köpük gibi harcamak istedim kendimi bir kumsalın çakıl taşlarında. O kumsal kadar onun olmadan kurtulur muydum içimdeki ateşinden? Onsuz bir deniz, nasıl buharlaşır hasretinden, ah bir bilsen. Şöyle bir düşündüm de aslında, onsuz olmak ne denize yarıyor, ne de bana. Madem ki diyorum, o yok, deniz onsuz kalmasın diye, onu da götürmeliyim içimde. En derinimden, en derine.

Yardım et kaptan. Biliyorum yüküm ağır diye böyle yapıyorsun. Ama yükün suçu bende mi? Git ona söyle. Ben kalamam burada, ruhumun orada olduğunu bile bile.

Anla beni, burada kalamam. Yorgunum diyorum, "Hayatı sırtlanmış götürüyor" diyorlar. Oysa beni eziyor sırtımdaki kaptan. Sıkıldım artık sadece bu ezilmeyi onurlu ya da onursuz kılmaya memur olmaktan. Söyledim anlamadılar, söylemedim gecelerime bulaştı. Hoyratça harcanan ve harcandığını bilip de bir şey yapamayanlar kulübünün başkanı olmanın haklı gururunu yaşıyor olsam da, ağırıma gidiyor artık.

Kim anlar beni, deniz gibi bir bilgeden öte? Biliyorsan söyle, çekinme. Anlamasan bile bir şans ver bana kaptan! Çok şey beklemedim ben bu hayattan. Beklediklerim hep bir önceki seferle gelmişler, ben kaçırmışım. Beklemediklerim başıma gelmiş, hep şaşırmışım. Daha nasıl anlatayım?

Issız bir ada görürsen bırak beni, ona da razıyım. Yeter ki bineyim şu gemiye, denizde yol alayım. Beni de al kaptan, bırak tayfan olayım!

Mustafa Akyol

0 yorum: