23 Haziran 2014 Pazartesi

yokkalmamış

Uykum var çok hem de ama uyumuyorum ısrarla telefonun ekranına bakıyorum. Bir şeyler düşünmek bir şeyler hissetmek istiyorum ama olmuyor öylece boş boş duruyorum. İşe gideceğim oysa ki 3 saat sonra araba sürerken uykum gelecek keşke işe gitmesem keşke küçük olsam diyeceğim. Babam beni kaldırsa kahvaltımı zorla yapsam sonra okula gitsek öğle araları futbol oynasam babam elini sırtıma soksa yine terlemişsin diye tatlıca kızsa ben utansam o ufak sınıfa girsem bu sefer o kadar depresif olmasam, üzgün olmasam biraz daha cesaretli olsam en azından ne istediğimi bilsem peşinden koşsam koşup da yorulmasam düşersem ağlamasam. Bir sefer olsa en azından istediğim işi yapardım geç değil mi dediniz hayır çok geç. Yaşım genç biliyorum ama yine de çok geç belki o zaman bile geçti. 

beğenemezsin

Bir fotoğraf görürsün 3 kişi vardır yan yana beğenmek istersin beğenemezsin. Ah böyle olmamalıydı dersin ama işte öyle kalırsın. Yaşlanmaya devam edersin saniye saniye

5 Haziran 2014 Perşembe

bir çok şey yazdım ama aslında hiç bir şey yazmıyorum. hiç bir şeyi yazıyorumdur belki ahaha

Evet küçücük minicik hatta Türkiye'nin en küçük ilçesindeki son günüm şimdilik ileride başka bir görevlendirme çıkmazsa Bayramören maceram da bitti. Eğlenceliydi rahattı ama uzaktı her sabah gidip gelmek dışında güzeldi. Küçük yerler rahat oluyor yine de sabahları hiç bir şey yapmadan zaman öldürdüm. Bir kaç gün içinde iki üç film izledim galiba ama evde tabii hepsi. Baktım şimdi de imdb'ye dört tane izlemişim. Sırayla yazalım.

The Ark

Kısa filmdi bu bayağı güzel 8 dakikalık. İzleyin derim. Bir amca var yazık falan öyle ehehe

Crna macka, beli macor yani Black Cat, White Cat yani neyse anladınız

Kustrica'nın filmi olmakla beraber mükemmeldi. Uzun zamandır böyle gülmüyordum bir filmde. O naif,
tatlı oyunculuklar gerçekten bir filmde yakalaması zor samimiyet dört dörtlük filmdi. Mutlaka izleyiniz bu
filmi eğer şu ana kadar izlemediyseniz. Çok fazla bir şey yazamayacağım zira filmi izledikten sonra üstüne çok fazla bir şey okumadım ya da düşünmedim. Oldukça güzel vakit geçireceğiniz bir film benden size tavsiye 9 / 10

Filmden mükemmel bir sahne için: Pitbulll teriyeeerrr

http://www.youtube.com/watch?v=7dgb7k7m5bM

The Little Shop of Horrors

Evet bu filmin de dvd'si vardı evde bilgisayardan alt yazı ile falan uğraşacağımıza dedik izleyelim. Dvd kapağında da eşek kadar Jack Nicholson'in yaşlılık hali var. Öyle ezberden filmi açtık kısacası sonra siyah beyaz korku filmi çıktı. 1960 yapımı olan filmin yeni nesli korkutma gibi bir ihtimali olmamasına rağmen yine de çok kötü zaman geçirtmiyor. Zira korku türünden(filmin korku türüne girdiği de tartışılır tabii ki bana kalırsa korkudan çok kara komediydi) bir filmin iyi olma ihtimali olmamasına rağmen sık sık yapılan espriler, sınıf farklılıkları filme anlam katıyor. Ayrıca filmin sadece 2 günde çekildiğini de ekleyelim. Dönem filmlerine ilgiliyseniz değişiklik için izleyebilirsiniz. Film daha çok dönemin korku filmleriyle dalga geçiyor(muş).. Jack Nicholson mazoşist bir adamı canlandırıyor ve sadece bir sekansta rol alıyor. O zamanlardan belliymiş iyi oyuncu olacağı Jack abimizin. Son olarak filmin1986'da remake'i olduğunu yazıp bunu da bitirelim. 7 / 10

Welt am Draht yani World on a Wire Türkçeye Yalan Dünya diye çevrilmiş.


Bayağı bir etkilendiğim 1973 yapımı Alman(batı) filmi yönetmeni ise rainer werner fassbinder. keşke oyunculuklar biraz daha iyi olsaydı diye çıldırdım tüm film boyunca. Gerçekten filmi izlerken bizim Yeşilçam sinemalarından birini izliyormuş gibi hissediyorsunuz kamera açıları ve oyunculuklar açısından. Oyunculuklar bu kadar kötü ve abartılı olmasaydı çok çok daha iyi bir film olabilirdi. Senaryosu gerçekten muhteşem ki bilim kurgu zaten sinema alt türlerinden en sevdiğim olanı. Matrix için en sevdiğim film diyebilirim ve bu film ile aralarında oldukça benzerlik var filmi anlatmak istemiyorum. Zamanı olan, bilim kurgu seven ve özellikle Cyberpunk filmlerinden hoşlanan herkes mutlaka izlemeli. Film iki parttan oluşuyor ben ilk bölüm ve ikinci bölümünü ayrı zamanlarda izledim. Konu bütünlüğü tamamen var hatta film ilk bölümün sonundan devam ediyor. Niye bölme ihtiyacı hissetmişler bilmiyorum. Çok güzel bir senaryo. daniel galouye'nin 1964 yilinda yayinlanan counterfeit world veya simulacron 3 isimli bilimkurgu kitabindan uyarlanarak çekilmiş. Kitapları okumadım ama bulabilirsem yakın zamanda okuyacağım. Herkesi bildiğim Dark city adlı kült filmde bu kitaplardan esinlenerek yazılmış. (https://eksisozluk.com/entry/20184194) Değeri bilinmemiş bir film keşke düzgün bir remake'i yapılsa tadından yenmez o vakit. 8 / 10 


Bir de Demir Ökçe'yi bitirdim.

Yemin ederim e-book olayı hayatıma yeniden kitap okutmayı getirdi. Az okuyorum fakat yine de sıfırdan iyidir. Uzun süre neredeyse hiç kitap okumadığımdan şimdi kitap okudukça mutlu oluyorum. Demir Ökçe'den önce Açlık'ı okumuştum ki mükemmel bir kitaptı herkese tavsiye ederim. Demir Ökçe'de iyi bir kitap fakat ne bileyim çok iyi edebiyattan anlamadığımdan tanımlayamayacağım fakat bir eksikliği var. Sanki tam olmamış gibi kitabımız. Ana karakter Ernest çok mükemmelliyetçi anlatılmış bir de anlatımı bayağı bayağı arabesk kitap ortalarda zirve yapmasına rağmen -özellikle bir toplantıda Ernest'in atışmasında söyledikleri gerçekten eğitici öğretici güzel nefis(konuşmayı tam hatırlamıyorum ama okuyanlar bilir)- sonlara doğru o zirveden ivmeli bir şekilde düşüyor. Yine de çocuğum olursa liseye geldiğinde ilk okutturacağım kitaplardan olur. 4 /5

Şimdi de Camus'un Düşüş'üne başladım yarısını bir günde bitirdim, bir hafta içinde bitirmeyi planlıyorum.


Bizden bu kadar diyelim son olarak güzel bir şarkı ve kliple bitirelim