1 Ağustos 2015 Cumartesi

Başlık koymak çok zor ne yazacağımı bilmiyorum ki daha

ne yazacağımı bilmiyorum daha ama girdim dedim ki blog'a bir şeyler yazayım. laptopdan yazarken avuç içinin touchpad'e çarpıp saçma sapan yerlerden yazma korkusuyla yazıyorum mesela şu an ama olsun yazayım yine de. girmişken yazmak lazım pek yazacak da bir şey yok ama. İstanbul'a taşındım mesela İstanbul da çok güzel öyle böyle güzel değil. 6,5 sene Elazığ sonra 26 ay Çankırı'dan sonra ilaç gibi geldi. Mesela dün sabaha kadar Moda Sahilinde takıldık inanılmaz değil mi? Benim için inanılmaz kafalar güzel takılıyoruz falan gecenin köründe 1,5 saat yol çek ama değsin. insanlarla tanış gül eğlen. iş desen iş çok kolay ama bunu niye yazıyorum bilemedim çok anlamsız bir yazı oldu. hayır yazdığım tüm yazılar anlamsız da bu daha bir anlamsız düzgün bir şey yazacak olsaydım(touchpad'e elim çaptı üste gitti yine bu arada) yukarı çıkar başlığı değiştirirdim ama şu an başlığı değiştirmeye gerek yok. because i'm happy dü dü dü dü şarkısı yine de eksik bir şeyler var tabii çok boş yaşıyorum zira ama ne olacağğğğdı ya eğleneyim en azından.

11 Haziran 2015 Perşembe

Boş verip hiç olan adam


     Yağmur çişeliyordu ve esas adamımız yürüyordu. Aklında kitaptan bir cümle kalmıştı basit kendisinin de kurabileceği, kitaptan olduğunu söylemese kimsenin kitapta yazıyordu demeyeceği bir cümle "Kimsenin ne düşündüğünü asla tam olarak kestiremezsin. Esas da buna uğraşıyordu neyin var sorusuna maruz kalmamak için gülümsemeleri çok olmuştu. Hep aklında acaba tüm gülümseyen insanlar neyin var sorusundan kaçmak için mi gülümsüyorlar yoksa kendilerinden habersiz kuytu köşelerde esrar mı içiyorlar kestiremiyordu. Çok düşündü eve yürüdüğü 25 dakika boyunca kafasında mükemmel cümleler kurdu, keşke tüm bunları yazabilseydim dedi hatta bir ara son model telefonunda ses kaydı yapmayı bile düşündü deli derler sonra diyerek korktu. Zaten çoğu insan ondan sorunlu, hafif deli diye bahsediyordu fakat Esas için sokaktaki yabancılar başkaydı ya karşısına hayatının aşkı çıkar ve kendi kendine konuştuğunu görürse diye vazgeçti ses kaydından. Unutmam düşündüklerimi dedi ne de olsa hepsi kafamda diyordu ama eve doğru yaklaştıkça televizyonda kaçırmak üzere olduğu program geldi aklına. 3 tane ismi Esas olmayan ama gerçekten esaslı amcalar kendi aralarında konuşup ne anladıklarını tartışıyordu. Eve vardığında yazacak iki satırı bile olmadığını fark etti vazgeçti oysa ki düşünceleri tüm dünyayı değiştirebilirdi televizyonu açtı ve amcaları seyretmeye başladı. Amcalar konuşuyor Esas ne diyor amına koyayım bunlar diyordu ama yine de küçük bir adada sirkteki maymunlar gibi hoplayıp zıplayan adamları izlemekten iyidir diye düşünürken uyuyakaldı.

    Her hikayede olduğu gibi rüya gördü ve yıllardır hayalini kurduğu şey oldu. Alması gereken çok önemli bir karar vardı ama bilemiyordu ne zaman önemli bir karar vermesi gerekse keşke olası ihtimallerin sonuçlarını televizyonda izleyebilsem ya da bir illüzyon gibi karşımda belirse de ona göre karar alabilsem diyordu. Hiç bir zaman böyle bir şey gelmedi başına Esas'ın Esas da işte bu yüzden 42 yaşında bir oda bir salon bir mutfak bir banyodan oluşan evinde yalnız ve 17 senedir aynı kasabada yaşıyordu. Ama bugün olmuştu iki ihtimalin de sonuçları rüyasına girmişti Esas hiç olmadığı kadar rahattı sonunda karar verebilecekti. Balkona çıktı korkulukları tırmandı ve kendini aşağı bıraktı ama gördükleri sadece bir rüyaydı. Hiç bir şey daha iyi olmadı çünkü her şey bitmişti.
    

17 Mart 2015 Salı

yazasım geldi mutsuzluk üzerine

beni tanıyanlar bilir zaten tanıyanlar sadece burayı okur ki ondan da şüpheliyim olsun yine de yazasım geldi. beni tanıyanlar şunu bilir oldum olası mutsuz bir insanım ve her zaman da şunu savunurum akli melekeleri yerinde olan bir insanın şu şartlar altında mutlu olma gibi bir ihtimali zaten yok. mesleğimde yükseldim, mükemmel bir eşim var güzel bir evim, arabam istediğim her şey var ee peki derdim ne? bunu siz de biliyorsunuz çok fazla aç insan var çok fazla yanlışlık var. kafamı kaldırıp etrafa baktığımda her yer hatalarla dolu böyle olmaması gerekir dediğim o kadar şey oluyor ki. peki niye bunu yazıyorum hep böyle ama niye bugün? 5 yıldızlı bir otelde bir eğitimdeyim şu an beni üzen kafa dengi insanlarla konuşmak artık dayanamıyorum kendim gibi düşünen insanlara çünkü -hepimizin benimsediği- ikiyüzlülüğümün umursamaz, basit tarafı kafa dengi insanlarla rastladığmda kayboluyor kendim oluyorum. konuşuyorum radikal sol örgütlerin gerekliliğinden bahsediyorum, din hakkında konuşuyorum, insanların şerefsizliklerinden dert yanıyorum tutamıyorum kendimi tüm gün boyunca sakladığım düşüncelerim benliğim durdurulamaz bir şekilde adeta şu filmlerdeki petroller gibi gökyüzüne fırlıyor. bunu dememeliydim demiyorum özgürce konuşuyorum oysa ki futbol falan konuşsam ne bileyim saçma sapan oyun oynasam telefonda belki de o gün aklıma gelmeyecek belki de günden güne o ikiyüzlülüğümün basit tarafını tam anlamıyla benimseyeceğim ki gerçekten benimsemek istiyorum o umursamaz insan olmak kafa dengi insanlarla olmak istemiyorum. işte mutsuzluğun tanımını yaptım size vallahi bak bu karışık düzenlenmemiş cümlelerimden anlamışsınızdır umarım. olduğunuz ve olmanız gereken kişiyi çalışma ve sosyal hayatta gizlemek zorunda kalıp benliğinizi bir süreliğine unutmanız ve bir iki kafa dengi insanla karşılaştığınızda güzel bir sohbetten dolayı sevinçli olmanıza rağmen yatakta kurduğunuz  imkansız hayallerin içinde kaybolurken yeniden o iğrenç insana dönüşeceğinizi ona dönüşmek zorunda olduğunuzu bilmeniz mutsuzluk. bak böyle açıkladım bir de güzel oldu anlattım kendimi heh işte lanet olsun kısaca.

4 Şubat 2015 Çarşamba

kendim kendim

Geldim
Gittim
Bir şeyler olsun bekledim
Şiir yazdım çocuktum öykü anlattım çirkindi kendimi anlatayım dedim anlatacak ne vardı dedim vazgeçtim. Bir şeyler yapmanın zamanı gelecek demedim bir şeyler yapmanın zamanı hiç demedim ama çok dedim bir şeyler yapmam gerekti artık geçti diye üzüldüm ama devam ettim. Oysa ki koca koca harflerle basılacaktı dergilere ismim basılmadı hazırlıklıydım olamazsın demişlerdi zaten ondan çok üzülmedim. Kızdım sinirlendim arabayla işe giderken geldi aklıma bunlar unutuldu bir kısmı daha güzeldi cümleler sanki aklımdan geçerken daha bir anlatıyordu hepimizi bu sefer sadece beni değil ama işe geldim bir kısmı gitti zaten kim okurdu boşverdim. Hızlandım 172 oldum zaman kaydı yazıda aman dedim ölsem mi ki bariyerlere vınnnn vıınn kraşşş olmadı bu çarpma efekti neyse çarpma efekti dedim anlaşıldı rahatladım. Yok lan dedim korktum yavaşladım daha pişman olunacak çok şey var hiç bir şey yapmamanın dayanılmaz ağırlığını yaşayacağım dedim varoluşumu sikeyim dedim. Ulan herkes benim gibi olmalı diye düşündüm işe geldim nasıl herkes benim gibi değil lan oldum. Benim gibiler de var ama devrim hayalleri kuracak kadar değil hahaha komikleştim ne devrimi dedim hayal niye kurmayalım it saçmaladım zaten bu kadar düşünmedim arabada yazdıkça yazasım geldi süsleyeyim dedim devrim ile hayali aynı cümleye koydum kendimden tiksindim. Beceremedim sayfayı kapattım oyun oynayayım dedim.