25 Ekim 2011 Salı

Çok kızgınım ama buna daha fazla katlanabileceğim

Maybeshewill - Not For Want Of Trying

http://www.youtube.com/watch?v=a1nrtRLhvuQ&feature=share

Embed yapamıyorum maalesef. Fakat defalarca yazdığım gibi bir kez daha sinir krizlerine girmiş durumdayım. Bıktım ulan bu iki yüzlülüklerden. Yardım için konser düzenliyoruz deyip Guiness rekorlar kitabına girebiliriz diyen insanlardan. Her tarafı sarmışlar anasını satayım.


Howard Beale: Size işlerin kötü olduğunu söylememe gerek yok. Bunu herkes biliyor. Bu bir çöküş.
Herkesin işe ihtiyacı var. İşten atılmaktan öyle korkuyorlar ki.
Bir dolar bir nikel değerinde. Bankalar batıyor. Dükkân sahipleri tezgâh altında silah saklıyorlar.Punkçılar, sokaklarda dehşet saçmaya devam ediyor. Kimse
ne yapacağını bilmiyor. Ve bunun bir sonu yok. Soluduğumuz havanın yararı yok, yediğimiz yiyeceklerin de.Oturmuş televizyonu seyrederken bugün on beş cinayetin ve altmışüç suçun işlendiği söyleniyor.Sanki çok normalmiş gibi!

İşlerin kötü gittiğini biliyoruz.Kötüden de beter. Herkesdelirmiş! Her yerde, her şeyde öyle bir delilik var ki, artıkdışarı çıkamıyoruz. Evimizdeoturuyor ve giderek daha küçük dünyalar yaratıyoruz. Ve diyoruz ki: "Lütfen, hiç
olmazsa beni oturma odamda rahat bırakın. Televizyonum,tost makinem, başka bir şey istemiyorum. Ve hiçbir şey de söylemeyeceğim. Sadece bizi yalnız bırakın." Ama ben
sizi yalnız bırakmayacağım.Sizin delirmenizi istiyorum! Protesto etmenizi, isyan etmenizi kongre üyelerine yazmanızı istemiyorum, çünkü size ne yazmanızı söyleyeceğim,bilmiyorum. Çöküş ile, enflasyon ile, Ruslar ve sokakta işlenen
suçlar hakkında ne yapacağımı bilmiyorum!

Tek bildiğim, ilk önce kızmalısınız! "Ben bir insanım. Hayatımın değeri var."
demelisiniz! Şimdi, sizden ayağa kalkmanızı istiyorum.Hepiniz sandalyelerinizden kalkın. Şimdi ayağa kalkıp, pencereye doğru yürümenizi istiyorum. Pencereyi açın, kafanızı dışarı çıkarın ve bağırın. "Çok kızgınım ve bunadaha fazla dayanamayacağım."
Ayağa kalkın ve pencereye doğru gidin. Pencereyi açın ve başınızı dışarı çıkarıp bağırın:"Çok kızgınım ve buna daha fazla dayanamayacağım!" Bir şeylerin değişmesi lâzım.





Howard Beale: I don't have to tell you things are bad. Everybody knows things are bad. It's a depression. Everybody's out of work or scared of losing their job. The dollar buys a nickel's worth, banks are going bust, shopkeepers keep a gun under the counter. Punks are running wild in the street and there's nobody anywhere who seems to know what to do, and there's no end to it. We know the air is unfit to breathe and our food is unfit to eat, and we sit watching our TV's while some local newscaster tells us that today we had fifteen homicides and sixty-three violent crimes, as if that's the way it's supposed to be. We know things are bad - worse than bad. They're crazy. It's like everything everywhere is going crazy, so we don't go out anymore. We sit in the house, and slowly the world we are living in is getting smaller, and all we say is, 'Please, at least leave us alone in our living rooms. Let me have my toaster and my TV and my steel-belted radials and I won't say anything. Just leave us alone.' Well, I'm not gonna leave you alone. I want you to get mad! I don't want you to protest. I don't want you to riot - I don't want you to write to your congressman because I wouldn't know what to tell you to write. I don't know what to do about the depression and the inflation and the Russians and the crime in the street. All I know is that first you've got to get mad. You've got to say, 'I'm a HUMAN BEING, God damn it! My life has VALUE!' So I want you to get up now. I want all of you to get up out of your chairs. I want you to get up right now and go to the window. Open it, and stick your head out, and yell, 'I'M AS MAD AS HELL, AND I'M NOT GOING TO TAKE THIS ANYMORE!' I want you to get up right now, sit up, go to your windows, open them and stick your head out and yell - 'I'm as mad as hell and I'm not going to take this anymore!' Things have got to change. But first, you've gotta get mad!... You've got to say, 'I'm as mad as hell, and I'm not going to take this anymore!' Then we'll figure out what to do about the depression and the inflation and the oil crisis. But first get up out of your chairs, open the window, stick your head out, and yell, and say it: "I'M AS MAD AS HELL, AND I'M NOT GOING TO TAKE THIS ANYMORE!"



Size işlerin kötü olduğunu söylememe gerek yok. Bunu herkes biliyor. Bu bir çöküş.
Herkesin işe ihtiyacı var. İşten atılmaktan öyle korkuyorlar ki.
Bir dolar bir nikel değerinde. Bankalar batıyor. Dükkân sahipleri tezgâh altında silah saklıyorlar.Punkçılar, sokaklarda dehşet saçmaya devam ediyor. Kimse
ne yapacağını bilmiyor. Ve bunun bir sonu yok. Soluduğumuz havanın yararı yok, yediğimiz yiyeceklerin de.Oturmuş televizyonu seyrederken bugün on beş cinayetin ve altmışüç suçun işlendiği söyleniyor.Sanki çok normalmiş gibi!

İşlerin kötü gittiğini biliyoruz.Kötüden de beter. Herkesdelirmiş! Her yerde, her şeyde öyle bir delilik var ki, artıkdışarı çıkamıyoruz. Evimizdeoturuyor ve giderek daha küçük dünyalar yaratıyoruz. Ve diyoruz ki: "Lütfen, hiç
olmazsa beni oturma odamda rahat bırakın. Televizyonum,tost makinem, başka bir şey istemiyorum. Ve hiçbir şey de söylemeyeceğim. Sadece bizi yalnız bırakın." Ama ben
sizi yalnız bırakmayacağım.Sizin delirmenizi istiyorum! Protesto etmenizi, isyan etmenizi kongre üyelerine yazmanızı istemiyorum, çünkü size ne yazmanızı söyleyeceğim,bilmiyorum. Çöküş ile, enflasyon ile, Ruslar ve sokakta işlenen
suçlar hakkında ne yapacağımı bilmiyorum!

Tek bildiğim, ilk önce kızmalısınız! "Ben bir insanım. Hayatımın değeri var."
demelisiniz! Şimdi, sizden ayağa kalkmanızı istiyorum.Hepiniz sandalyelerinizden kalkın. Şimdi ayağa kalkıp, pencereye doğru yürümenizi istiyorum. Pencereyi açın, kafanızı dışarı çıkarın ve bağırın. "Çok kızgınım ve bunadaha fazla dayanamayacağım."
Ayağa kalkın ve pencereye doğru gidin. Pencereyi açın ve başınızı dışarı çıkarıp bağırın:"Çok kızgınım ve buna daha fazla dayanamayacağım!" Bir şeylerin değişmesi lâzım.

Not: Çeviri benim değildir.

24 Ekim 2011 Pazartesi

Van İçin Rock Geyiği

Nerede yazsam bilemedim. Burayı kimse okumuyor buraya yazacağım. İki üç tane rezil Türk grubunun depremden fayda sağlaması kadar acınası bir durum yoktur gözümde. Aklı sıra deprem için konser verdirtip kendilerini tanıttıracaklar basına. Bana direkt öyle geldi. Milletin acılarından dahi para kazanılan bir devirde yaşıyoruz ne yapalım. Van için Rock'mış siz orada kendi cd'nizi de satmaya çalışırsınız.

Hepsini geçtim. Orada edilecek yardım kadar paranız yok mu? Toplayın kendi aranızda parayı gönderin madem. Millet ölmüş siz eğleneceksiniz. Tuhaf değil mi? Yolla paranı sonra konserini düzenlersin. Ayıp lan. Hayır herkes de iyi bir şey yapıyor sanıyor. Tuhaf

23 Ekim 2011 Pazar

Hastaneye gitmemem

Pazartesi öğleden sonradan sonra ne kadar çok sonra oldu değil mi? Her neyse pazartesiden beri okula gitmiyorum diyeceğim. Çok güzel bir şey. Böyle yatıyorum akşamlara kadar uyuyorum. Sonra arıyorum. Bir sorun oldu mu diyorum. Yok diyorlar. İyi ki gelmemişsin diyorlar. Mutlu oluyorum. Hayat ne güzel diyorum.

19 Ekim 2011 Çarşamba

Spor yapmak

Ağırlık kaldırırken düşünüyorum ulan ben bunu yapacak adam değilim. Tuhaf işte aslında üşengeçim bayağı ama en azından zaman geçiyor. Bir şeyler inceleyeyim artık ben burada değil mi? Boş boş yaz nereye kadar? Pazara kadar değil mezara kadar olabilir mesela.

Mezarlığa çiçek götürmek tuhaf değil mi? Ne yapmaya çalışıyorsun diye sormazlar mı? Mezarlık kasvetli olmalı değil mi? Çiçek ne alaka? Bahçeye mi dönüştürmeye çalışıyorsun. Adam oraya üzülmeye geliyor, bir diğer adam ölmüş zaten solucanlar götünde yuva yapmış. Kelebek görsen hoş olur mu? Bence olmaz. Hem albüm bile var "Kim öldüğünde çiçek ister?"

17 Ekim 2011 Pazartesi

Uyandım da ne için?

Kafam çok kaşındı bir kez daha banyoya girmek için uyandım. Sonra çıktım uyuyamadım. Windows 7 diyor ki "This copy of Windows is not genuine" umursamıyorum. Genuine dediğin nedir ki azizim? Şöyle şarkı yapıyor mesela gevur

"You will never be alone
As long as I am alive
You will never be alone
I'll stand the test of time

And I will forever stand so strong for you
I'm yours as long as I am alive..."

Bu ne lan diyorum ben de? Baştan sona pek fena sözler. Yok hep senin için varmışım da zartmış zurtmuş. Şarkı sözü yazacak olsam şöyle olurdu. Şöyle olurdu dedim bir bok yazamadım ama uğraştım hakikaten. Şarkı sözü yazamazmışım demek ki ama basit olacak şarkı sözü dediğin. Zaten şarkı da söz olmamalı Mozart söz yazmış mı şarkılarına yazmamış Kenan Doğulu yazmış ama ne yazmış Kenan Doğulu bilemedim ama Serdar Ortaç binlerce dansöz var demiş. Neyse yaz yağmuru gider gelir yüreğimeden(uydurdum sanki) daha iyidir.

Mozart demişken insan dediğin şunu dinlediğinde gözleri dolan varlıktır.

aksamlar aksamlar silinsin sabahlar

aslinda yoruldum ben. uyandim erkenden. gittim elazigspor macina arkadasla 3 tane gol atti elazig. sonra hali saha macina gittim 13 5 yendik. sonra eve geldim bursaspor 2 1 yenildi. sonra ben dusundum allah allah. amma futbol dolu bir gun geciriyorum. bir de fifa mi oynasam? ama oynamadim counter strike oynadim. yillardir ara ara oynuyor ama hala beceremiyorum. hem yetenek hem azim olmayinca bir isin basarilmasi zor oluyor. simdi de yataktayim sabah yatakatim. uyuyacaagim ve uyandigimda her sey guzel olacak. ahaha guldum ben buna. sabah uyandiginda bir seyin guzel olma ihtimali yok ki uyaniyorsun sonucta. aslinda dusundum basin falan agridi da yattiysan vve uyandiginda gectiyse olabilir. diger turlu olmaz. sabah kalkmissin yani ne guzel olabilir ki? uyanmissin uyanmak kotu bir kere. ama surekli uyusak da uykunun tadini bilemeyiz. bilir miyiz ki? hayatta bilemeyiz bence. hayatta olmaz diyen yalak insanlari da hic sevmiyorum. sevilecek insan bir iki zaten bir iki az oldu bes on yaptim ben onu. sevilecek film yirmi otuz mesela. sevilecek cok sey var dunyada. ee uyuyayim daha ruyamda bilemedim kafiyeli bir sey yazmak istedim bulamadim.

16 Ekim 2011 Pazar

Gregor Samsa - Ain Leuh



Dirt roads, old cars, burnt oil, lovely hearts. All I breathe in, bleeds out, falls apart. Table cleared; dinner served - a modest start. Held back tears never felt pulled this hard. Dark skin, light hearts, unadorned, simple lives. I try to measure all my thoughts, all at once. And then things seem clear: we've been lost from the start.


Konuyu özetleyen şarkıdır bu beenim için. And then things seem clear =) Hemen suçu atarım. Kaçarım.

Mesela Sabah oluyor

Mesela sabah oluyor. Her sabah oluyor. Her günün sabahı var. Küçükken bir şarkı vardı. Bu sabahların bir anlamı olmalı. Sevgiliden ayrılma durumu yok birileri gelsin diye de beklemiyorum ama yine de bir anlamı yok sabahların. Sabahladım mesela yine. Yarın sabahlayamayacağım pazar zira. Doğrusu sabahlarım ben. Niye yazıyorum ki? Bilmiyorum can sıkıntısı. Çok uğraştım didindim bir baltaya sap oldum gün sonunda diyebilmek için.
Mesela bir film izledim.
-Nasıldı Muhsin bey?
+Böyle delilikli, baleli bir filmdi.
-Beğenmediniz yani?
+Yok beğenmedim
-Neden?
+Bir oyunculuk güzeldi o kadar.
-Bozdu diyorsunuz Darren Aronofsky?
+Bozdu bence
-Ama millet çok seviyor. Siz The Wrestler'ı da sevmemiştiniz marjinal misiniz nesiniz?
+Kırıldım, gidiyorum.

Mesela Diablo 3 çıkacak ama oynayasım da yok. Oysa ki masaüstüm resmim ama bilmiyorum. Böyle bir sıkıntı var içimde. Herkeste de olur o sıkıntı. Okuyan kişi varsa tabii senin de var değil mi o sıkıntı içinde. Her neyse rastgele bir şeyler yazacağım bundan sonra desem kaç bininci deyişim olur.

Oyunlar var, filmler var, müzikler var, kitaplar var. Tek yapabildiğimizse var olanı almak. Var etmek güzel olurdu aslında. Yeteneğiniz yoksa çok normal zira çok az bir kısmın yeteneği var. Peki ben niye o kısımda değilim? Kader işte Allah'ın işi. Eee ayıp oldu bence. Hmm bilemedim.

Bitsin en iyisi bu yazı. Ben de sabah uyuyayım. Akşam kalkayım. Maça gideyim izleyeyim, sonra maç yapayım. Maç yapmak için para vereyim ondan önce. Sonra eve geleyim. Film izleyeyim. Sonra bakınayım bakınayım bakınayım. Mouse imleciyle simgeleri tutup sağa sola bırakayım. Oyun oynayayım. Amma boş adamım diyeyim. Yarın da hastaneye gitmem lazım diyeyim. Kalkayım sabahın yine anlamı olmasın. Güleyim eğleneyim geçeyim gideyim.

4 Ekim 2011 Salı

Sorun sende değilse kimde?

Sorun sende değil bende cümlesini o kadar çok duyduk ki televizyonlardan gerçek hayatta duymaz olduk. Artık ilişkiler biterken kimse sorun sende değil bende demiyor. Hatta ilişkiler biterken sorun bile aranmıyor. Genelde sorun da olmuyor hani. Öyle bitiyor. Bunu fark ettim ben şu sıralar. Birilerinde sorun olmalı oysa ki değil mi?

Keşke bir şeyler yazabilsem yine çok kötü olsun her zamanki gibi ama en azından zaman geçsin. Zaman geçsin gitsin Elazığ'da. Acaba bir X noktası belirleyeceksin hayatına ve o ana döneceksin deseler kaç yıl geri dönerdim ki? Her 24 yaşıma geldiğinde yeniden bir X noktası seçebilsem o zaman doğru olanı yapabilir miydim ki? Galiba şu an sorsalar ne zamana dönmek istersin diye lise biri seçerdim. Daha önceden hata yapmadığımdan değil o kadar eskiyi hatırlayamadığımdan.