7 Ocak 2011 Cuma

Yeniden başladım yazmaya



"Existence. Well, what does it matter?
I exist on the best terms I can.
The past is now part of my future,
the present is well out of hand."


Bu güzel filmi bize önerdiği için Ercan arkadaşımıza teşekkür ediyoruz. Filmimizin adı Control ve Joy Division vokali Ian'i anlatıyor. Film hakkında bir şeyler yazacak değilim; ileride başka filmler hakkında yazılar yazabilirim ama şu an çok daha büyük sorunlarımız var. Mesela ne gibi? Üstteki videoda söylediği gibi: "Eksistıns vat das it medır?" Joy division'i biraz sevseydim ki sevmememdeki tek suç joy division'ın kendisidir zira bana kalırsa pek bir kötü müzik yapıyorlar. Her neyse sorun bu değil. Filmde anlatılan Ian Curtis'i ciddi ciddi kendime benzettim. Filmde hayatı birebir anlatılmamış fakat senaryonun çok büyük bir kısmı hayatına sadık kalınarak yazılmış; ufak tefek ayrıntılar hariç.

Her neyse bu yazıya başlangıç şeysimize dönelim. Var olmak, ne önemi var ki? Felsefe okumayı hiç sevmedim ki Sofi'nin Dünyası çok büyük olduğundan dolayı onu bile bitirebilmiş değilim; o kadar uzağım yani felsefe okumaya. Ne düşündüğümü biliyorum; hayata karşı duruşum belli sırf bunun adı ne diye öğrenmek için uğraşmak bana tuhaf geliyor. Felsefe bu değil falan diyecekseniz ehh tabii bu olmayabilir dediğim gibi okumadım etmedim ama bana göre felsefe dediğin budur. ve siz bana her ist'le biten bir kelime kurduğunuzda üşendiğinizi düşünüyorum. hangi istsiniz umrumda değil. karşı tarafı bilgiyle ezme amacınız değilse hangi ist olduğunuzu anlatın uzun uzun. ben şöyle düşünüyorum deyin, bence böyle olmalı deyin; benden beklemeyin sizin o söylediğiniz terimi araştırmamı zira sizin ne olduğunuz umrumda değil. her neyse konudan bayağı bir uzaklaştım ve türkçenin mükemmel ikilemesi demek istediğimi kullanarak devam ediyorum. Demek istediğim; tüm sevdiklerim ve ben bir gün yok olacağım. Eee diyor insan peki ne anlamı var? Hiç bir anlamı yok sadece intihar etmek için özel bir şey yapmıyoruz da bekliyoruz. Şöyle ki dindar kesimin ecel diye bahsettiği duruma ben gecikmeli intihar diyorum. Fountain'deki doktor abimiz gibi Death is a disease and i will find a cure durumu tabii ki söz konusu değil ki söz konusu olsa da bunu okuyan adam ölümün tedavisini falan bulamaz ama bilmiyorum. Yaşıyorsun ölüyorsun çok saçma değil mi? Hani depresiflik, ergenlik duyguları değil bahsettiğim. Yaşlı bir dede girse rüyama yarın mı ölmek istersin yoksa 20 yıl sonra mı diye sorsa yarını seçerdim. Amerikan filmlerinin bize sürekli empoze ettiği "daha yaşanacak çok şey var" durumu maalesef yok. Zira onların size öğrettiği şekilde hissediyorsunuz, onların size öğrettiği şekilde yaşlanıyorsunuz; bunu bilseniz de fark etmiyor. bunları yazabildiğime göre ben biliyorum, görüyorum olanları ama artık öyle bir şartlı refleks oluşmuş ki elimden hiç bir şey gelmiyor. o kırılma noktalarında hep aynı tepkileri veriyor; normalliğin deliliğini yaşıyorum.

what does it matter? Herkesin daha önce defalarca yaşadığı şeyleri; yani milyonlarca kez yaşanmış durumları, milyonlarca kez hissedilmiş duyguları bu 75 yıllık dönemde benim hissetmemin ne önemi var? Sizin hissetmenizin ne önemi var? Kimsenin yapamadığı bir şey yapamayız ama tüm dünyanın yaptığı şeyleri yapmasak en azından. Bahsettiğim marjinal olma tutkusu değil; yaşlandıkça her şeyi yaparım gazı hiç bir bok yapamayacağıma dönüşmeden önce en azından birilerine anlatacak bir şeyleri olsun istiyor insan.

de kullanmayı bilmiyorum; uğraşmayacağım da zira hepsini istemsiz olarak ayrı yazıyorum. dilbilgisi falan umrumda değil herhangi bir edebi kaygım da yok. buraya bunu neden yazdığımı da bilmiyorum. "heyyy beni fark edin ben burdayım" durumunu aşalı bir kaç sene olmuştu ama yeniden geldi galiba ama eskisinden farklı olarak kendimi kabul ettirmek ya da "hey ben burdayım ve süperim" mesajından çok "hey ben burdayım, bunu yazan da benim" diyerek sadece yazmak için yazacağım. ne birilerinin beğenmesi umrumda ne de saygı duyduğum insanların gelip okuması zira yazının ana fikri what does it matter? hem senede on kitap okuyup; dilbilgisi kurallarına uyduğumu zannetmek ve senede üç kitap okuyanlar tarafından beğenilip; güzel yazdığını zannetmek sadece farkında olmamaktır.

güzel bir parçayla veda edelim:



yarın görüşmek üzere.

0 yorum: