27 Mayıs 2014 Salı

Çok acıklı bir hayat

Sigara içmeye dışarı çıktı yaktı ve içine her zamankinden çok çekti ama tat alamadı. Ardı ardına geçen boş yıllar, sosyal paylaşım sitelerinde fotoğrafını çekip paylaşan insanlar, cafcaflı cümleler yazıp kendisiyle dalga geçildiğini bilmeyen insanlar. Sadece sosyal paylaşım sitesi olsaydı hayat katlanabilirdi gizle diyebiliyordu çünkü onlara ya da takip etmeyi bırak. Çok kolaydı sadece bir tuş ama bir tuş yoktu onları görmemek için, onlardan uzak durabilmen için kaçman gerekiyordu. Odasına döndüğünde 5 yıldır gördüğü ve kim bilir kaç yıl daha görmek zorunda olduğu insanların suretleri bırakıp kaçma isteği uyandırıyordu uyandırmasına ama bırakıp gitmeler öyle kolay değildi şiirlerde bahsettiği gibi oysa filmlerde romanlarda neler geliyordu o karakterlerin başına. Gerçek hayat tekti ve en basit anlatımıyla akıp gidiyordu sevdiğin insanlardan uzak ve yapmak istediklerini yapamayarak. Hiç bir şey yapmıyordu çoğu zaman ve bir şeyler yaptığını en ufak yararlı olduğunu hissettiği vakit saniyeler dahi sürmeyecek bir mutluluk kaplıyordu ruhunu yerini derin bir karamsarlığa bırakan. Derin karamsarlığı anlatmak isterdim size ama bence bu yazıyı okuyan herkes biliyordur derin karamsarlıktan anlatılmak isteneni. Çünkü yararlı değildi, yapabileceği bir şey yoktu cafcaflı cümleleri sevmediğinden eskisi gibi yazamıyordu eskiden de iyi yazamıyordu ama iyi vakit geçiriyordu, müzik dinleyemiyor anlamsız geliyor, izlediği filmleri tek yaptığım bu bari bunu bırakmayayım diyerek izliyordu. Artık tek yaptığı işe gidip geçmişe lanet etmekti. Neden kelimesinin hiç bir dilde icat edilmemesini isterdi. Neden diye bir kavram olmasaydı belki de her şey güzel olacaktı. Yıllardır sorduğu aynı neden sorularına geçen zamanla sürekli yenisi ekleniyordu ve karamsarlığına katmer vuruyordu. O derinleşen karamsarlık ruhunda vurguna sebep olacaktı.

0 yorum: