18 Aralık 2018 Salı

Nerede kalmıştık?

Hiç bir yerde kalmamıştık ama şu Pessoa'nın Huzursuzluğun Kitabı kadar güzel kitap okumadım herhalde. Başlayalı 1 sene oldu bir türlü bitiremiyorum ama 2 sayfada bir oha adam nasıl cümle kurmuş deyip duruyorum. Başucu kitabı adeta.

"Istırabımın asaleti sadece lafta. Hasta bir hizmetçi gibi sızlanıyorum. Ev kadınları gibi öfke saçıyorum. Hayatım baştan sona yararsız, tepeden tırnağa hüzne boğulmuş."

Hayatım baştan sona yararsız hakikaten. Bir çok insana göre yani ne bileyim yüzdeye vursak belki yukarılardayımdır ama yine de yararsız. Kilometre doldurmak için yaşıyorum sanki. Anlamsız bir hüzün yıllardır yakamı bırakmayan. Alıştım da bu melankoliye artık çok daha az yansıtıyorum etrafıma. Çok daha az duyuyorum neyin var sorusunu? Sürekli iş değişiklikleri, sürekli kurulan hayaller, yerle bir olan umutlar, niye böyleyim soruları? Ne bileyim daha mutlu en mutlu olmak isterdim. Sanki en mutlu olmak için tek ihtiyacım para gibi geliyor ama sanki param da olsa yine mutlu olmazdım gibi geliyor kimi zaman. Ama yok ya param olsa mutlu olurdum. Bilmiyorum.  O zaman karalayayım biraz gelecekti halim okusun da gülsün ya da ağlasın bilmiyorum. Ağlamayacağına eminim de gülmeyeceğine de eminim şöyle söyleyeyim okumayacağına eminim aslına bakarsan. Sadece hüzün çünkü geçmiş yazılar, eski üzüntülü günler diye adlandırdığım tüm o günler hayatımın en güzel günleriymiş gibi geliyor. İleride de aynısı olacak üzülmektense okumayacağım. Keşke gülüp geçsem.

0 yorum: