24 Ocak 2009 Cumartesi

kar, yağma bir daha yürüdüğüm yollara

bir elimde bira şişesi, bir elimde telefon yürüyordum.
kar yağıyordu lapa lapa
saat sabaha karşı üçtü
köpekler etraftaydı ama ben korkmuyordum onlardan
hem saldırmazlardı ki benim gibi bir sefile
sonra telefon çaldı, sen konuştun ben dinledim
ben konuştum sen dinledin
sonra telefon kapandı
ben gözlerimi kapattım ve koşmaya başladım
kollarımı iki yana açarak
ve düşündüm ki hayat ne güzel böyle gözü kapalı koşabildiğin zaman
sonra çarptım bir yere
gözlerim hala kapalı dedim ki şimdi ölmemeliyim tanrım, şimdi olmaz
açtığımdaysa gözlerimi, ayın içindeki o adam bana elini uzatmış gülümsüyordu
sarhoştum, mutluydum ve hayat devam ediyordu.
dedim ki daha iyisi olamaz, daha iyisini yaşayamam ölene kadar
eve gittim babam uyandı
merak etti beni, niye dışarı çıktım diye
ama gelip soramadı bir türlü
sonra üstüme örtme bahanesiyle geldi ve ne yapıyordun dışarıda diye sordu usulca
bilemedim hiç bir zaman kokuyu aldı mı? bana kızdı mı?
döndü yatağına cevabımdan hoşnut kalmayıp çünkü sabah da soracaktı ne yaptın o saatte dışarıda diye
sonradan öğrendim korkmuş bana bir şey olacak diye
benimse sadece sırtım ve bacağım ağrıyordu ama gözüm kapalı koşabildim ya
ne önemi vardı sırtımın, başımın
sonra zaman geçti
telefonum çaldı ama sen konuşmadın
ben aradım sen açmadın
ben göze aldıkça sen imkansızlaştırdın
şimdi bir büyük rakı bile bitirdiğimde
gözlerim kapalı koşamıyorum korkudan
çünkü çarparsam bir yere
tutmam o günkü gibi bana kalk diyen elleri
ama yine de daha güzeli gelecek.
daha iyisini yaşayacağım
tekrar karda gözü kapalı koşabileceğim
bir elim beklenenin elinde
diğer elimse boşlukta
umarsızca yaşayabileceğim biliyorum.
çünkü en iyisini daha yaşamadım
en iyisini daha görmedim

2 yorum:

Adsız dedi ki...

yazmadan önce nazım darbeleri sezdim sanki.

Muhsi dedi ki...

evet var öyle bir şeyler, doğru sezmişsiniz.